Mart 2, 2012
Seda Diker kaleme almış aşağıdaki yazıyı..
Sevgiyle, ihtiyaç duyan kalpleri ferahlatması dileğiyle..
*
Siz hiç çok sevdiğinizi düşündüğünüz birinin gerçek yüzünü görüp, hayal kırıklığına uğradınız mı?
Nasıl saçmaladığını, nasıl acımasızlaştığını gördünüz mü? Ve onu sevmekten vazgeçtiniz mi? Eğer vazgeçtiyseniz, siz kalpte yaşamıyorsunuz demektir.
Yaralandığınız anda vazgeçiyorsanız, beklentilerle sevmişsiniz demektir. Yaradır, gelir geçer. Eğer duygularınıza hakim ve onların sahibiyseniz, her şeyi atlatırsınız. Ama dönüp kendi içinize bakmayı unutursanız, işte o zaman aynı yarayı tekrar tekrar başkalarıyla da yaşarsınız.
Günlerden bir gün ışık, karanlığı sevmiş. Işığın, karanlığın dibine kadar gitmesi şaşırtıcıymış, ama nedense oraya çekilmiş. Işık karanlığı aydınlatmaya başlayınca, karanlık kaçmış. Korkmuş. Rahatsız olmuş. Kendi karmaşıklığını görmekten hoşlanmamış. Işık, karanlığın karmaşıklığını bile seviyormuş oysa ki…
Karanlık bundan da rahatsız olmuş. Hatta utanç duymuş. Sonra öfkelenmiş. O öfke, karanlığını daha da derinleştirmiş. Ağzından istemediği sözler çıkıvermiş. Hatta ışığı, hakaretler ederek kovmuş.
Işık çok üzülmüş önce. Sonra fark etmiş ki, onu karanlığın dipsiz kuyularına çeken, kendi içindeki gölgeler. Yani kendi utancı. Karanlığın diplerine, kendi içindeki utancı fark etmek için inmiş. Fark edince, kendi ışığı daha da parlamış. Bu kez, hazır olmadığı bir parlaklık ve çıplaklıkla karanlığa işkence edemeyeceğini anlamış. Usulca karanlığa veda etmiş. Yolunun açık olmasını dilemiş.
Ve yukarı, yeryüzüne geri döndüğünde bir de bakmış ki, ışık ve karanlık diye bir ayrım yok. Ne kendisi üstün ne de karanlık kötü durumda. Aslında ışık, kendi utancını ışığın maskesiyle saklarken, karanlık, gözlerini yumarak görmezden gelmiş. Benzer korkuları olmasa, zaten bir araya gelmezlermiş. Ve ışık anlamış ki, kimse kimseden üstün değil.
Önce kalbinize dönün
Öyleyse yargılamak da doğru değil. Sevdiklerimizi yargısız infazla kırmak, onlara öfkelenmek, aslında kendi karanlığımız ya da kendi kendimizle savaşımızdır. Günün birinde sinirimiz geçtiğinde bunu anlarız.
Bir ilişkide kendinizi utanmış, kötü hissediyorsanız ya da suçlu ve birlikte yarattığınız hologram kapanacaksa, önce kalbinize dönün. Karşınızda sevdiğiniz insan olduğunu unutmayın. İlişkinizin nereye gideceğine değil, sadece duygularınızı maskesiz ifade etmeye bakın. İşte o zaman enerji ve ilahi adalet, doğru olanı getiriyor. Ayrılık da birliktelik de olması gerektiği gibi gerçekleşiyor. Hologram doğru kapanıyor.
Buna dikkat etmezseniz, çekim yasası gereği, o hologramda açık kalan ve borçlu kaldığınız enerjiyi temsil eden başka birinden muhakkak acı çekersiniz..
* Fotoğrafın kaynağı: Deviant Art